Skip to main content

(Beyrut) – İnsan Hakları İzleme Örgütü, bugün yayınlanan bir raporda, Sina yarımadasındaki Mısır askerlerinin ve emniyet güçlerinin sivillere karşı ciddi ve yaygın hak ihlalleri yaptıklarını belirtti. IŞİD’in yerel kolu olan Sina Vilayeti grubuna karşı halen sürmekte olan bir harekat kapsamında yapılan bu ihlallerin bir kısmı savaş suçu niteliği taşıyor.

“‘If You Are Afraid for Your Lives, Leave Sinai!’: Egyptian Security Forces and ISIS-Affiliate Abuses in North Sinai,” başlıklı 134 sayfalık rapor, çatışmaların tırmanmaya başladığı 2013 yılından bu yana, aralarında sivillerin, militanların ve güvenlik gücü mensuplarının da bulunduğu binlerce insanın ölümüne yol açmış olmasına rağmen, haberlerde pek de fazla yer almamış bir ihtilafa ayrıntılı bir bakış sunuyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün iki yıl süren araştırması, keyfi ve kitlesel gözaltı uygulamaları, zorla kaybetme, işkence, yargısız infaz ve sivillere karşı muhtemelen hukuksuz hava ve kara saldırılarının düzenlenmesi gibi suçların işlenmiş olduğunu belgeliyor. Raporda belgenen ihlallerin önemli bir kısmından Mısır ordusu ve emniyet güçleri sorumlu olmakla birlikte, aşırılıkçı militanlar da, insan kaçırma, yerli ahaliden çok sayıda kişiye işkence yapma, bazılarını öldürme, esir alınan güvenlik gücü mensuplarını yargısız olarak infaz etme gibi korkunç suçlar işlediler. 



İnsan Hakları İzleme Örgütü Ortadoğu ve Kuzey Afrika Direktör Yardımcısı Michael Page, “Mısırlı güvenlik güçleri Sina ahalisini militanlara karşı yürüttükleri mücadelede korumak yerine, onların hayatlarını hiçe saydılar ve gündelik yaşamı sürekli olarak hak ihlallerinin yaşandığı, dur durak bilmeyen bir kabusa çevirdiler,” dedi. Page, “Sina ahalisinin maruz kaldığı bu korkunç muamele, Mısır’ın terörle mücadele çabalarını körü körüne destekleyen Amerika ve Fransa gibi ülkeler tarafından, gözlerini açmaları için yapılmış yeni bir uyarı olarak görülmelidir,” şeklinde konuştu.  

İnsan Hakları İzleme Örgütü, rapor için, 2016 - 2018 yılları arasında, Sina’nın kuzeyinde yaşayan 54 kişiyle birlikte, aktivistler, gazeteciler ve diğer tanıklarla da görüştü. Görüşülen diğer tanıkların arasında iki eski subay, bir eski asker, Kuzey Sina’da görev yapmış eski bir devlet çalışanı ve Amerika Birleşik Devletleri’nin Mısır meseleleri üzerine çalışmış eski bir ulusal güvenlik görevlisi de bulunuyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü ayrıca çok sayıda resmi ifade, sosyal medya paylaşımı ve medya haberiyle birlikte, tahrip edilen evleri ve gizli askeri nezarethaneleri tespit etmek amacıyla, onlarca uydu görüntüsünü de inceledi. Ordu, Kuzey Sina’dan bağımsız haber geçilmesini fiilen yasaklamış ve bölgedeki olaylara ilişkin haberler yapan çok sayıdaki gazeteciyi de yargılamış ve hapse atmış durumda. 

İnsan Hakları İzleme Örgütü, Kuzey Sina’da örgütlü güçler arasında aralıksız olarak süren çatışmaların, uluslararası olmayan bir silahlı ihtilaf düzeyine ulaştığı ve çatışan tarafların uluslararası savaş hukukuyla birlikte, yerel ve ulusal insan hakları hukukunu da ihlal ettikleri bulgusuna ulaştı.

Sivillerin doğrudan hedef alınması ve taciz edilmesiyle birlikte, tarafların her ikisinin de savaşçılarla siviller arasında ayırım gözetmemesi, sivillerin temel haklarını ortadan kaldırdığı gibi, barışçıl bir siyasal hareketliliği veya muhalefeti mümkün kılabilecek anlamlı bir alan da bırakmadı. Çatışmaların tırmanarak askerileşmesinde ve yerel ahalinin yerlerinden edilmesinde, söz konusu ihlallerin de büyük bir payı oldu.

İnsan Hakları İzleme Örgütü ile konuşan yerel ahaliden bir kişi, İslam Devleti adıyla da bilinen IŞİD militanları tarafından kaçırılıp, işkence edildikten sonra, ordu tarafından da  cezalandırdığını ve evinin yıkıldığını anlatırken, “tüm bunlar neden oluyor? Militanlara silah taşıyıp, onlara mı yardım edelim, orduya mı yardım edelim, yoksa mağdur mu olalım? Herkes bizi kendi ağına düşürmeye çalışıyor,” şeklinde konuştu.

Hükümet tarafından yapılan açıklamalara ve medyada yer alan haberlere göre, 2014 Ocağı ile 2018 Haziranı arasındaki dönemde yaşanan çatışmalarda militan olduğu iddia edilen 3076 kişi ile 1226 asker ve polis öldürüldü. Mısırlı yetkililer sivil can kayıplarına ilişkin bir sayı vermedikleri gibi, herhangi bir kusurları olduğunu kamuoyu önünde kabul etmeye de yanaşmadılar. İnsan Hakları İzleme Örgütü, Mısırlı yetkililerin, militan olduğu iddia edilerek öldürülen kişiler arasında sivilleri de saydıklarını ve çatışmalarda yüzlerce sivilin de öldürüldüğünü veya yaralandığını gösteren bulgulara ulaştı.

İnsan Hakları İzleme Örgütü, ordu tarafından yapılan açıklamalardan ve Mısır medyasında yer alan haberlerden hareketle, 2013 Temmuzu ile 2018 Aralığı arasında, Sina’da yaşayan 12 bin’den fazla kişinin askerler ve emniyet güçleri tarafından gözaltına alındığı sonucuna ulaştı. Ordu kabaca 7 300 kişinin gözaltına alındığını resmen kabul etmekle birlikte, tutuklanan kişilerin kimliklerine ve neyle suçlandıklarına ilişkin bilgileri nadiren paylaştı. İnsan Hakları İzleme Örgütü söz konusu kişilerin çoğununun keyfi olarak tutuklandığına ve zorla kaybedildiklerine, bazılarının da yargısız infazlarda öldürüldüğüne ilişkin bulgulara ulaştı. Son yıllarda muhtemelen binlerce kişi ya çatışmalardan kaçmak amacıyla ya da ordu tarafından zorla evlerinden çıkartıldıkları için vilayeti terketti.

A woman yells as a neighbor’s house is destroyed. © 2014 Private

The painful experience that led one North Sinai resident to flee. 

Read More

Kuzey Sina, İsrail’e ve Gazze Şeridi’ne komşu, 500 binden az kişinin yaşadığı, seyrek nüfuslu bir vilayet. Kuzey Sina’da silahlı gruplar uzun süredir bulunuyordu, ancak hükümet tesislerini, ordu güçlerini ve İsrail birliklerini hedef alan saldırılar, 2011 yılında, Başkan Hüsnü Mübarek’in istifası ile sonuçlanan başkaldırıdan sonra artmaya başlamıştı.

Eski Başkan Muhammed Mursi’nin Mısır ordusu tarafından 2013 Temmuzunda görevden uzaklaştırılmasının ve tutuklanmasının ardından, şiddet dramatik bir artış gösterdi. Ensar Beyt el-Makdis isimli yerel bir militan grup, 2014 sonlarında IŞİD’e biat ettiğini açıklayarak, ismini Sina Vilayeti (Wilayat Sina’) olarak değiştirdi. Buna mukabil ordu da, Sina’ya deniz, hava ve kara birliklerinden müteşekkil 40 bin kişilik bir askeri güç konuşlandırdı. Mısır bu konuşlandırmaları İsrail ile koordineli bir şekilde gerçekleştirdi ve medyada yer alan haberlere göre, anlaşıldığı kadarıyla, İsrail’e Sina’nın içindeki militan hedeflerine hava saldırıları düzenleme izni de verdi.

İnsan Hakları İzleme Örgütü, bu raporda, aralarında askerler veya polisler tarafından muhtemelen zorla kaybedilmiş 39 kişinin de bulunduğu, en az 50 keyfi tutuklamayı belgeledi. Aradan üç yıldan fazla bir süre geçmiş olmasına rağmen, söz konusu kişilerin 14’ü halen kayıp.

Ordu gözaltına aldığı kişileri, yargı denetiminden çok uzakta, tecrit altında ve kötü koşullarda tuttu. Askerler ve polis 12 yaşındaki küçük çocukları bile yetişkinlerle birlikte gözaltında tutarken, kadınları ise genellikle onlardan ayırdı. İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün bulgularına göre, geçtiğimiz yıllarda, ordunun, raporda ayrıntılı olarak anlatılan üç askeri nezarethaneden biri olan El Gala askeri üssünde verili bir anda gizlice alıkoyduğu tutuklu sayısı 1000’i bulabiliyordu. 

Daha önce gözaltında tutulmuş kişiler ordu ve polis nezarethanelerinde hüküm süren koşulları sıralarken, yeterli yiyeceğin, suyun ve sağlık hizmetlerinin bulunmadığını, insanların küçük ve aşırı kalabalık hücrelerde tutulduğunu anlattılar. Askerler ve polis memurları gözaltında tutulanların çoğuna, darp etmek ve elektrik vermek gibi yöntemlerle işkence etmişler. İnsan Hakları İzleme Örgütü gözaltında yaşanmış üç ölüm vakası belgeledi. 

Askerler ve polis, çölde gizlice gözaltında tutulan kişilerin bazılarını yargılamadan öldürüp, sonradan bu kişilerin çatışma sırasında öldürüldüğünü iddia ettiler. İnsan Hakları İzleme Örgütü bu tür 14 vakayı belgeledi, daha önce de 6 vakayı belgelemişti.

Mısır ordusu, Kuzey Sina’da yaşayan yerel ahaliden bazı kişileri korucu olarak istihdam etti. İnsan Hakları İzleme Örgütü yaşanan ihlallerde bu korucuların esaslı bir rol oynadıklarını tespit etti. Söz konusu gayrı resmi, düzensiz korucu milisleri istihbarat sağlayarak ve ordu adına operasyonlar düzenleyerek ihtilaf öncesinde Kuzey Sina’da yeterli deneyimi olmayan orduya yardımcı oldular. Korucular sahip oldukları fiili yetkileri yerel ahaliyi keyfi olarak gözaltına almak, kişisel hesaplarını görmek ve kişisel ihtilaflarını çözmek için kullandılar. Ayrıca işkence ve yargısız infaz uygulamalarına da katıldılar.

IŞİD’in yerel kolu Sina Vilayeti, Kuzey Sina’nın kuzeydoğusunda, Gazze-İsrail sınırındaki küçük bir köşede kök saldı ve altı yıldır süren yoğun çatışmalara rağmen, halen orada varlık gösteriyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün görüştüğü kişiler, Sina Vilayeti militanlarının, yerel ahaliden çok sayıda kişiyi, askerleri ve polisleri kaçırmak ve bunların bir kısmını yargısız infaz etmek gibi korkunç suçlar işlediklerini anlattılar.

Sina Vilayeti’nin yoğun nüfuslu bölgelerde ev yapımı patlıyıcılar kullanarak ayırım gözetmeden düzenlediği saldırılarda yüzlerce sivil öldü, Sina’da yaşayan çok sayıda insan da bu saldırılar yüzünden yerlerini terk etmek zorunda kaldı. Söz konusu grup kasıtlı olarak sivilleri hedef alan saldırılar da düzenledi. 2017 Kasımında Kuzey Sina’daki El Ravda camiine düzenlenen ve aralarında çocukların da bulunduğu 311 kişinin ölümüyle sonuçlanan bombalı saldırının sorumluluğu, muhtemelen Sina Vilayeti üyelerine ait. Söz konusu eylem, modern Mısır tarihine, devlet dışı bir silahlı grup tarafından düzenlenmiş en ölümcül saldırı olarak geçti. Grup, Kuzey Sina’nın iki kenti, Rafah ve Şeyh Zuveyd’de Şeriat mahkemeleri kurarak adil olmayan “yargılamalar” yürüttü, kontrol noktaları oluşturdu ve zorla İslami kuralları uyguladı.

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi ve Afrika İnsan ve Halkların Hakları Komisyonu Sina’da yaşanan hak ihlallerini soruşturmak için bağımsız komisyonlar oluşturmalı, zira Mısırlı yetkililer bunu yapmıyor. Mısır’ın uluslararası ortakları, Mısır’a yaptıkları askeri ve güvenlik yardımlarını, Mısır hak ihlallerine bir son verene dek, derhal durdurmalı. Uluslararası hukuka göre savaş suçlarında zaman aşımı söz konu değil ve çok sayıda devlet, savaş suçları dünyanın neresinde işlenmiş olursa olsun kişilerin kendi ülkelerinde tutuklanarak yargılanmasına evrensel yargı yetkisi ilkesi uyarınca izin veriyor.

Page, “IŞİD’in Kuzey Sina’daki kolu, küresel düzeyde lanetlenmeyi ve sorumlu olduğu menfur ihlallerin hesabını vermeyi fazlasıyla hak ediyor ama ordunun savaş suçlarının da söz konusu olduğu aynı ölçüdeki ciddi hak ihlalleri de övülmemeli, tam aksine, açık bir şekilde eleştirilmeli,” dedi ve ekledi: “Mısır’ın en yakın müttefikleri, hak ihlallerine sebep olan ve ardında binlerce sivil mağdur bırakan askeri harekata verdikleri desteği durdurmalı.”

Your tax deductible gift can help stop human rights violations and save lives around the world.

Region / Country